çevremizde gördüğümüz sorunlar ve çözümleri

Bodrumİlçesi Örnekleminde Çevresel Grafik Tasarımında Temel Tipografik Sorunlar ve Çözümleri. Yedi: Sanat, Tasarım ve Bilim Dergisi, 2017. Mustafa Akman. SabitDiskinizde boş alan açmak için: Lütfen Updates/Güncellemeler klasöründeki tüm dosyaları silin. Varsayılan: C:\Games\World_of_Tanks\Updates. Lütfen bu sayfaya göz atın Microsoft Windows makalesi. BaştaSerdar Bey ve Fatih Bey olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. 2008 yılından bu yana Sinerji Ailesinin bir üyesi olmaktan dolayı da çok memnunum. Ve son not; Hazır olan föyden, Uyap\'a bağlantı kurulup icra takibinin açılması süresi yaklaşık olarak sadece 3 dakika sürdü. Çevre sorunları ve çözüm yolları. Published Şub 27, 2010 · Updated Ara 20, 2015. Çevre deyince; küresel ısınmadan, iklim değişikliğine, atık suların arıtılmasından katı atıkların bertarafına, hava kirliliğinden görüntü kirliliğine, geri kazanımdan tasarrufa, enerjinin verimli kullanılmasından suyun verimli Zihinsel ve ruhsal olarak çok yorgun bir dönem sizleri bekliyor. Ailevi sorunların ve konuların gündeminizde olacağı bir dönem sizler için başlıyor. Bu dönemde aile bireyleriniz ve akrabalarınızla aranızda bazı sorunlar olabilir. Bu sorunlar hayatınızın birçok alanında sizi olumsuz etkileyebilir. Liste De Site De Rencontre Serieux. Çevre Sorunları ve Çözümleri Başlıca çevre sorunları; hava, gürültü, su, toprak, flora-fauna ve kültürel çevre gibi alt başlıklar halinde incelenebilir. Aşağıda söz konusu çevre sorunlarına ilişkin tanımlamalarla, bunların, nedenleri, yarattığı etkiler irdelenmeye çalışılmıştır. 1. HavaCanlıların yaşamını olanaklı kılan hava; atmosferi oluşturan gazların karışımından oluşmaktadır. Havanın insan yaşamındaki önemi açısından bir insanın günde ortalama 14 kg havaya ihtiyacı olduğu örnek olarak verilebilir. Canlılar için yaşamsal önemi olan hava, hızlı nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşme sonucunda atmosfere bırakılan maddelerin belli bir yoğunluğa ulaşması sonucu etkinliklerin özellikle belli bölgelerde yoğunlaşarak artması, buna bağlı olarak belli bölgelerde nüfusun artışı ve daha çok enerjiye gereksinim duyulması hava kirliliğinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Hava kirliliğinin temel kaynakları kentleşme ve endüstrileşmedir. Bunlardan kentleşme; nüfus yoğunluğu, kentin topoğrafik ve meteorolojik koşullarına uygun olmayan bir biçimde oluşturulması ile kirliliği arttıran bir etken olarak işlev görmektedir. Kentlerdeki ısınma sistemi, kullanılan yakıt türleri, ulaşım araçları bu sorunun büyümesine etki eden diğer kentleşme eğilimi sürdükçe kentsel kaynaklı hava kirliliği Türkiye’nin önemli bir sorunu olmayı sürdürecek gibi görünmektedir. Endüstrileşme de endüstri kuruluşlarının yanlış yerlerde yapılandırılması ve yanma sonucu atık gazların yeterli teknik önlemler alınmadan havaya bırakılmasıyla hava kirliliğine etki eden diğer bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde özellikle az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde endüstriden doğan kirlenme önemli bir yer tutmaktadır. Bunun nedenleri söz konusu ülkelerde ileri teknolojilerin kullanılmaması, kirliliği önleyici çözümlerin pahalı oluşu nedeniyle uygulamaya geçirilmemesidir. Günümüzde ortaya çıkan tablo; gelişmiş ülkelerin bu tür kirlilik yaratan endüstrileri kendi ülkeleri yerine, gelişmekte olan ülkelerde kurarak kendilerini koruduklarıyla bu arada gelişmekte olan ülkelerde endüstri kaynaklı hava kirliliğinin giderek artan bir sorun olduğudur. Türkiye de bu sorunu yaşayan ülkelere tipik bir örnektir. Hava kirliliği gerek insan sağlığını gerekse doğayı tehdit eden büyük bir tehlikedir. Kirli hava içerdiği maddeler nedeniyle bronşların iltihaplanmasından akciğer kanserine varan düzeylerde solunum yolu hastalıklarının nedeni olurken, insanların bağışıklık sistemini etkileyerek, başka pek çok hastalığa karşıda savunmasız bir hale getirmektedir. Benzer etkiler hayvanlar için de söz konusudur. Hava kirliliği aynı zamanda değişime uğrattığı atmosfer koşulları nedeniyle, doğal iklim dengesini bozmakta, bitkilerin dokusu bozularak, toprağın verimliliği azalarak tarımsal üretim düşmektedir. Yapılar ve eşyalar da hava kirliliğinden kendilerine düşen payı almakta, nitelikleri bozularak ömürleri kısalmaktadır. Bu tür sonuçların yanı sıra ortaya çıkan zararlara tüm dünya açısından bakıldığında; a atmosferdeki karbondioksit birikiminin artması sonunda dünyanın ısınmasına, dolayısıyla iklimlerin değişmesine, kutuplardaki buzulların erimesine, deniz düzeyinin yükselmesine, büyük bir oranda tarım toprağının sular altında kalmasına yol açmakta, b Ozon tabakasının incelmesiyle tüm canlı varlıkları olumsuz bir biçimde etkileyen güneşin morötesi ışınlarının zararlı etkisinin giderek daha yoğun olarak hissedilmesine yol açmaktadır. Hava kirliliği gelişmekte olan ülkelerde çok ciddi bir çevre sorunu olarak varlığını sürdürmektedir. 1952 yılında bir hafta içinde hava kirliliği nedeniyle yaklaşık 4000 kişinin yaşamını yitirdiği Londra örneği gibi dramatik olayların başlamasını beklemeksizin gerekli önlemlerin alınması ve işler kılınması gerekmektedir. 2. Gürültü Gürültü sorunu; teknolojideki gelişmeler ve buna bağlı olarak yaşam biçiminde oluşan değişiklikler sonucu insanoğlunda olumsuz fizyolojik ve psikolojik etkiler yaratan, arzu edilmeyen sesler olarak tanımlanmaktadır. İnsanların yaşamında çeşitli fiziksel ve psikolojik sorunların ortaya çıkışında etkisi bulunan bu çevre ve sağlık sorunu “gürültü kirliliği” olarak da isimlendirilmektedir. Kişisel özelliklere göre basınç, frekans ve tizlik gibi sesin değişik özellikleri farklı olarak algılanmakla birlikte sesin şiddetini belirlemede kullanılan bir ölçüt vardır. Sesin insan kulağına göre şiddetini belirten, gürültü ölçmede yaygın olarak kullanılan ölçü Standart Örgütü’nün ISO normal saydığı gürültü düzeyi 58 desibel dBdir. İnsan sağlığına 90 dB’in üzerindeki gürültülerin zararlı olduğu, 140 dB’i aşan gürültülerin ise ciddi beyin tahribatına neden olduğu belirtilmektedir. Gürültünün canlıların ruh sağlığı üzerinde de olumsuz etkileri olduğu saptanmıştır. Ülkelerin belli başlı kültürel özellikleri, kullanılan teknolojilere bağlı olarak değişmekle birlikte belli başlı gürültü kaynakları; motorlu araçlar, inşaat makine ve donanımları, uçak, çeşitli makineler ve ev aletleridir. İnsan sağlığı üzerinde önemli etkileri olduğu saptanan bu çevre sorununa içinde bulunduğunuz sosyal çevreden bir banka şubesi, hastanedeki poliklinikler, çevredeki inşaatlar, uçak gürültüleri gibi örnekler bulmanız olası mı? 3. Su Dünyanın dörtte üçünün sularla kaplı olduğu, canlıların ağırlığının ise yüzde yetmiş beşini suyun oluşturduğu düşünülürse, suyun canlı varlıkların yaşamındaki işlevini anlamak kolaylaşabilir. Keleşve Hamamcı’nın aktardıklarına göre yeryüzündeki sular, yüzeysel ve yeraltı suları olarak gruplandırılabilir. Bunlardan yüzeysel suların % tuzlu sulardır. Tatlı suların büyük bir kısmını kutuplardaki buzullar oluşturmaktadır. Su kirliliği kavramı ile su kaynaklarının kullanılmasını bozacak ölçüde, organik, inorganik, biyolojik ve radyoaktif maddelerin suya karışması kastedilmektedir. Doğanın işleyişi incelendiğinde, dışsal destekler olmaksızın suyun belli bir düzeydeki kirlenmenin üstesinden gelebildiği görülmektedir. Ancak kirleticilerin türü ve miktarı arttığında bu işlem etkisiz kalmakta ve kirlilik ortaya çıkmaktadır. Bu şekilde oluşan sürecin yanı sıra su kirliliği, havada oluşan kirlenme ile toprak kirliliği de suyun doğal dolanımı nedeniyle su kaynaklarının kirlenmesine yol açar. Bu nedenle su kirliliği sadece kirleticilerin doğrudan su kaynaklarına ulaşmasından değil, hidrolojik süreçler yolu ile dolaylı bir biçimde de oluşabilmektedir. Türkiye, su kaynakları açısından dünyanın şanslı ülkelerinden biridir. Ancak ülkemizin karşılaştığı çevre sorunları içinde su kirliliği önemli bir yer tutmaktadır. Su kirliliği insanoğlunun suyun doğal dolanımına yaptığı elektrik enerjisi elde etmek için, akarsuların üzerine barajların ve sulama amaçlı göletlerin yapılması gibi müdahaleler ile, tarımsal, kentsel ve endüstriyel etkinliklerden oluşan artıkların bir sonucudur. Su kirliliğine ilişkin önlemler, uluslararası ve ulusal düzeylerde oluşturulan kuruluşlar ve standartları içermektedir. Su kirliliği; tarımsal etkinliklerle, sanayi etkinliklerle ve yerleşim yerleri ile bağlantılı olarak artmaktadır. Bunlardan ilkinde tarla verimini arttırmak için kullanılan yapay gübrelerin, hayvan atıklarının, tarımsal mücadele ilaçlarının toprağa karışıp su kaynaklarına ulaşmasıyla ortaya aşınması erozyon ile de toprağın en verimli ve tarıma uygun üst kısmı sürüklenerek su kaynaklarına karışmakta ve içerdiği maddeler bazı yosun türlerini çoğaltarak, erimiş oksijen tüketimini arttırarak bitki ve hayvan türlerinin yaşamasını engellenmektedir. İkinci grupta yer alan sanayi etkinliklerin neden olduğu kirlilik türü dünyadaki pek çok gelişmekte olan ülkenin önemli sorunlarından konusu etkinliklerle su kaynaklarına ulaşan sanayi atıklar, kimyasal, radyoaktif maddeler doğanın dengesini ciddi bir biçimde kimi zaman da geriye dönülmez bir biçimde bozmaktadır. Görmez’in aktardıklarına göre ülkemizde sanayi atıkları ile kirlenen akarsulara ve göllere Meriç, Ergene, Gediz, Menderes nehirleri ile, Nilüfer, Simav, Porsuk çaylarını ve daha dramatik bir tablo olarak ortaya çıkan Sapanca, Manyas, Van ve Tuz göllerini örnek verebiliriz. Durumun ciddiyetini göstermek açısından yukarıda sunulan örneklerden biri biraz daha açılacak olursa; dünya çapında bir kuş gölü olmasına karşın Manyas Gölü 40’a yakın sanayi kuruluşu tarafından kirletilmektedir. Ne yazık ki ülkemizde akarsular, göller, nehirler ve denizler kirletilmekte ve gerek bu sürecin gerekse yanlış avlanmanın etkisiyle su ürünleri hızla yok olmaktadır. 4. Toprak Toprak; canlı doğal kaynakların varlıklarını sürdürebilmeleri için hava ve su ile birlikte vazgeçilmez, bir doğal kaynaktır. Toprak kirliliği, insan etkinlikleri sonucunda, toprağın fiziksel, kimyasal, biyolojik ve jeolojik yapısının bozulmasıdır. Söz konusu kirliliğin, toprakta yanlış tarım teknikleri, yanlış ve fazla gübre ile tarımsal mücadele ilaçları kullanma, atık ve artıkları, zehirli ve tehlikeli maddeleri toprağa bırakma sonucunda ortaya çıktığı belirtilmektedir. Kirli havanın içerdiği zehirli gazların neden olduğu asit yağmurları ve kirletici gazların toprakta birikmesi, çeşitli yollarla kirlenen sularla sulanan toprağın kirlenip yapısının bozulması, tarımda kullanılan ilaçlar ve yapay gübrelerin bilinçsiz kullanımıyla uzun süre bozulmadan kalabilen katı atıkların gerekli süreçlerden geçirilmeksizin depolanması gibi etkenler toprağı kirletmekte ve hatta kullanılmaz duruma getirmektedir. Bunlara ek olarak toprağın kendi yapısından kaynaklanan sorunlarla birlikte erozyon Türkiye’nin çok ciddi toprak sorunlarından biridir. Erozyon; Keleş ve Hamamcı’nın tanımlamalarına göre; toprağın su, rüzgar gibi doğal etmenler ile aşındırılması sonucunda bulunduğu yerden başka yerlere sürüklenmesidir. Daha önce de belirtildiği gibi, erozyon sadece bir toprak sorunu olmayıp suyun kirlenmesine, verimli toprakların kaybına, tarımsal üretim kapasitesinin düşmesine yol açtığı için aynı zamanda ciddi bir ekonomik sorun kaynağıdır. Türkiye’nin topraklarının %66’sının erozyon tehlikesi altında olduğu dikkate alındığında sorunun boyutları hakkında fikir edinilebilir. Erozyon sadece doğal bir süreçle ortaya çıkmayıp, yanlış tarım tekniklerinin uygulanması, yanlış arazi kullanımı, toprağın üzerindeki bitki örtüsünün yok edilmesi gibi insan faktörü ile de ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de erozyon ile ortalama yıllık toprak kaybı 500 milyon ton dolayında olması, erozyon sorununun ülkemizde ürkütücü boyutlara ulaştığını göstermektedir. 5. Flora-Fauna Keleş ve Hamamcı’ya göre belli bir ülkeye, bölgeye ya da yöreye özgü bitki örtüsü flora, yabanıl hayvan topluluğu da fauna olarak adlandırılır. Bir başka deyişle flora ve fauna insan dışındaki canlı ögeleri içeren biyolojik zenginliktir. Ağaç topluluğu biçimindeki genel anlayıştan çok daha kapsamlı olarak orman; bitki örtüsü, hayvan ve mikroorganizmalar, mineral maddeler, hidrolojik ve mikroklimatik özelliklerle, aralarında madde ve enerji akımı bakımından ilişkiler bütününe sahip ağaç ve ağaççık topluluğu olarak değerlendirilmektedir. Ormanların su kaynaklarını sürekli tutma, toprakları erozyondan koruma, ısı oranlarını dengede tutarak sıcaklığı düzenleme gibi işlevleri vardır. Ülkemiz genişliğinin % ormanlar yangınlar ve tarım için alan açma çabaları ile her geçen yıl hızla yok olmaktadır. Ender bulunan doğal ve kültürel değerleri koruma amacıyla yapılan düzenlemeler olan Milli Parklar uygulaması ilk olarak 1958’de başlamıştır. Muğla-Ölüdeniz, Çorum-Çatak ve Bolu-Abant gibi bazı bölgelerin “Tabiatı Koruma Alanları” olarak korunması sevindirici bir gelişmedir. Hava, su ve toprak arasındaki doğal işleyişin sürekliliğini sağlama gibi bir işlevi yanında hayvanların otlatılmasına yarayan çayır ve mer’alar açısından da ülkemizdeki görünüm giderek dramatikleşmektedir. Şöyle ki çayır ve mer’aların büyük bir kısmı sürülerek tarla yapılmakta, yanlış otlatma nedeniyle tahrip olarak hızla yok olmaktadır. Bunun sonuçları sadece doğanın dengesinin bozulması olarak ortaya çıkmayıp, hayvancılığın yara almasına, ekonomik kayıplara neden olmaktadır. İnsanların var olan toprakları akılcı bir biçimde kullanmayıp, erozyonla mücadele etmeyip, öte yandan çevrenin nem oranını dengeleme, oksijen üretimi gibi işlevleri olan sulak alanları kurutularak toprak kazanma çabaları açıklanabilir gibi görünmemektedir. Yeryüzünün yalnızca belli bir bölgesinde yetişen bitkiler olan endemik bitkiler ile belli bir bölgede yaşayan hayvan türleri olan endemik hayvanlar da çok önemli doğa öğeleri iken, çevre kirliliğinden paylarına düşeni alıp, hızla yok Türkiye dünyanın en zengin floraya sahip ülkelerinden biridir. Keleş ve Hamacı’dan alınan bilgiye göre Avrupa kıta florası 12000 dolaylarındayken, Türkiye florası 9000 dolaylarındadır. En zengin endemik bitkiye sahip Avrupa ülkesinde 2750 endemik bitki varken ülkemizde bu sayı 3000’i bulmaktadır. 6. Kültürel Çevre İnsanoğlunun çağlar boyunca geliştirdiği uygarlıkların ürünü olan kültürel çevre, yine insanoğlunun yıkıcı ve bozucu etkisi ile karşı karşıyadır. Çevrenin doğal ve kültürel boyutları ile bir bütün olarak korunması fikrinin gelişmesine karşın, ülkemizde bu görüşün yasal dayanaklara kavuşturulması ilk kez 1906 yılında tarihi değerleri korumak için çıkarılan Asarıatika Nizamnamesi ile gerçekleşmiş, daha sonra 1973 yılındaki Eski Eserler Kanunu ve 1983 yılında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile yeniden düzenlenmiştir. Ülkemizde kültürel çevrenin korunması yönündeki adımlar hem oldukça geç atılmış, hem de günümüzde yeterli düzeye erişememiştir. Kültürel çevreden söz ederken kültür varlıkları ve sit gibi bazı kavramlar kullanılmaktadır. Kültür varlıkları;tarih öncesi ve tarihsel devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıkları kapsamaktadır. Sit; tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli uygarlıkların ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, önemli tarihi olayların geçtiği kültür varlıklar açısından son derece zengin bir ülke olmasına ve pek çok bölge sit alanı olarak ilan edilmiş olmasına karşın zamana ve insana bağlı yıkıcı etkilerden korunduğu söylenemez. Kültürel çevre ile ilgili sorunlar; bireylerdeki çevrenin korunması bilincinin eksikliği, çarpık kentleşme, ekonomik sorunlar, kültürel değerleri koruma ve bakım için ayrılan kaynakların sınırlılığı ya da yanlış kullanımı gibi etkenlerin ürünüdür. Sağlık en değerli varlığımızdır, ancak sağlığımızı kaybetmeden kıymetini bilemiyoruz ne yazık ki. Kendimizin başına gelmese de çevremizdeki kişilerin çok sayıda sağlık sorunları yaşadığına şahit oluyoruz. Çeşitli sebeplere dayanan bu çeşitli hastalıklar kişinin yaşam kalitesini düşürüyor, iş gücünü azaltıyor dahası moralini bozarak yaşama hevesini kırıyor. Çevremizde bu hastalıklara neden olarak sağlığımız üzerinde olumsuz etki yapabilen çeşitli faktörler bulunuyor. Bunlar arasında hava kirliliği, içki- sigara- uyuşturucu kullanımı, işyerlerindeki olumsuz koşullar,katkı maddesi içeren gıda maddeleri vb. faktörler akla gelebilir. Ancak sağlık üzerinde olumsuz etki yapan bu etkenler arasında ilk sırayı sigara alıyor. Sigara kullananlarda başta kanser olmak üzere, akciğer-kalp-damar sistemi hastalıkları gibi yaşamsal önemi olan çeşitli hastalıklar daha fazla görülüyor. Sigara içenler, sigara içmeyenlere göre hem yaşam kalitesi ve süresi bakımından daha çok olumsuzluklarla karşılaşıyorlar. Kanser son yıllarda çok fazla ölüme neden olan hastalıkların başında geliyor. Erken teşhisin hastalığın tedavisinde etken olduğu bilinse de bazı kanser türleri çok sinsi ilerliyor. Neredeyse vücudun tümüne yayılan kanser türlerinde sonuç genellikle ölüm olabiliyor. Sigara kanserin en önemli sebeplerinden biri olarak gösteriliyor. Ancak radyasyon, kimyasal maddeler, katkı maddeli yiyecekler kalıtsal etkenlerde kanser nedeni olarak sayılıyor. Sigara içenlerde yaygın olarak görülen kronik akciğer hastalığı öksürük, nefes darlığı, uyku sırasında rahat nefes alamama gibi yaşam kalitesinin bozan belirtilere neden olur. Damar tıkanıklığı gibi nedenlerle yüksek tansiyon, kalp krizleri, inme erken yaşta ölümlere varan sonuçlar doğuran hastalıklardır. Her yıl dünyada 5 milyona yakın kişinin sigaraya bağlı nedenlerden dolayı hastalıklar sonucunda hayatını kaybettiği ortaya konmuş. Yüksek tansiyonun neden olduğu hasarlara bağlı ölümler de bu sıralamalarda yer alıyor. Türkiye’de çevre sorunları nelerdir? Türkiyede çevre sorunlarının listesi bir hayli kabarık Orman tahribatı, su kaynaklarının yitirilmesi, iklim değişikliğinin insan ve doğa üzerindeki etkisi, denizlerin ve toprağın kirletilmesi, hava kirliliği, fosil yakıtlar, atık ve çöp sorunları… Ülkemizdeki en önemli çevre sorunu nedir? Bunun en büyük nedenlerinden biri nüfus artışı ve sera gazlarının kullanımıdır. Bununla birlikte çarpık kentleşme sonucu ormanlık alanların azalması ve bitki örtüsünün tahrip edilmesi de en önemli etkenler arasında yer alıyor. Çevremizde gördüğümüz çevre sorunları nelerdir? Dikkat Edilmesi Gereken 10 Önemli Çevre Sorunu İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SANAYİ VE EV ATIKLARI. ASİT YAĞMURU. OZON TABAKASININ AZALMASI. KENTSEL YAYILMA. 20 Eki 2017 Istanbul’daki çevre sorunları nelerdir? Hava Kirliliği. Türkiye Ormancılar Derneği, 26 Eylül Dünya Çevre Sağlığı Günü’nde hazırladığı raporda orman alanlarının. … Su ve Atık su. … Toprak Kirliliği. … Gürültü Kirliliği. 27 Haz 2019 Türkiye’deki çevre sorunları nelerdir maddeler halinde? İklim değişikliği, çölleşme, biyolojik çeşitlilik kaybı, ormansızlaşma, ozon tabakasının tahribatı, asit yağmurları, hava, su ve toprak kirliliği, tehlikeli atıklar, deniz ve okyanus kirliliği gibi küresel çevre sorunları, siyasi sınır tanımaksızın çevrenin sürdürülebilirliğini tehlikeye atmakta; insanların güvenliği, … Türkiye’de çevre kirliliği ne durumdadır? Bu rapora göre Türkiyede su kirliliği 32 ilde, hava kirliliği 27 ilde, atıklar 19 ilde, gürültü kirliliği 2 ilde, erozyon 1 ilde öncelikli çevre problemidir. Geçmiş yıllar ile karşılaştırıldığında atıklar ve hava kirliliğinin öncelikli olduğu il sayısı azalmıştır. Günümüzde en önemli çevre sorunları nelerdir? Çölleşme, biyolojik çeşitliliğin azalması, ormansızlaşma, ozon tabakasının tahribatı, asit yağmurları, hava, su ve toprak kirliliği, tehlikeli atıklar, doğal kaynakların tükenmesi, deniz ve okyanus kirliliği, okyanusların asitlenmesi küresel çevre sorunları arasında öne çıkmaktadır. Çevre sorunları nelerdir maddeler halinde kısaca? Çölleşme, biyolojik çeşitliliğin azalması, ormansızlaşma, ozon tabakasının tahribatı, asit yağmurları, hava, su ve toprak kirliliği, tehlikeli atıklar, doğal kaynakların tükenmesi, deniz ve okyanus kirliliği, okyanusların asitlenmesi küresel çevre sorunları arasında öne çıkmaktadır. Çevre sorunları ve nedenleri nelerdir? ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN ANA NEDENLERİ Nüfus artışı … Şehirlere yoğun göçlerin yaşanması … Kentleşme sorunları … Sanayileşme. … Doğal kaynakların yoğun tüketimi. … Değişen tüketim alışkanlıkları … Artan enerji ihtiyacı … Yoğun kimyasal kullanımı Istanbul’da hangi çevre kirliliği görülmektedir? »İstanbulda yoğun bir şekilde sanayi kaynaklı toprak kirliliği görülüyor. Çoğu tarım arazisi kara yollarına, apartmanlara, havaalanlarına, alışveriş merkezlerine, sanayi alanlarına ve tesislere dönüştürülüyor ve tesislerin çoğu atıklarını gelişigüzel bir şekilde toprağa bırakıyor. Yaşadığımız yerde görülen çevre sorunları nelerdir? Yüzey suları Yeraltı suları Yüzme suları Hava kirliliği. Atıklar. Gürültü kirliliği. Erozyon. Dış bağlantılar. Türkiye’de çevre kirliliğine neden olan etkenler? Çevre sorunlarının diğer kaynakları Göçler ve düzensiz şehirleşme. Kişi başına kullanılan enerji, su, kağıt, kömür vb. artışı Ormanların tahribi, yangınlar ve erozyon. Aşırı otlatma ve doğal bitki örtüsünün tahribi. Konutlardaki ve işyerlerindeki ısınmadan kaynaklanan özellikle kalitesiz kömür kullanımı hava kirliliği. Türkiye’de çevre kirliliği en önemli kaynağı nedir? Evsel atıksular, katı atıklar, sanayi atıkları, sanayi atık suları, zirai ilaç ve gübreler ile göl taşımacılığı başlıca kirlilik nedenleridir. Özellikle küçük yerleşim yerlerinde arıtma tesislerinin olmaması evsel atık sularını en önemli kirletici yapmıştır. Çevre sorunları ve çözüm yolları nelerdir? Çöplerimizi kesinlikle doğaya atmamalı, kağıt,cam,plastik gibi atıkların geri dönüşümünü sağlamalıyız. Ev ve fabrika bacalarından çıkan gazlar hava kirliliğine yol açtığı için filtre kullanmalıyız. Yeşil alanları arttırarak orman tahribatını önlemeliyiz. Ozon tabakasına zararı olan herhangi bir üründen kaçınmalıyız. Çölleşme, biyolojik çeşitliliğin azalması, ormansızlaşma, ozon tabakasının tahribatı, asit yağmurları, hava, su ve toprak kirliliği, tehlikeli atıklar, doğal kaynakların tükenmesi, deniz ve okyanus kirliliği, okyanusların asitlenmesi küresel çevre sorunları arasında öne çıkmaktadır. Çevremizde Veya Okulumuzda Gördüğümüz Bir Soruna Çözüm Bulmak İçin Nasıl Bir İcat Yapılabilir Çevremizde ve okulumuzda maalesef birçok sorun bulunmaktadır . Bu sorunlar hem maddi hem de manevi olarak bizlere zarar vermektedir . Benim okulumuzda gördüğüm önemli bir sorun var . Bu sorun gün içerisinde yüzlerce belki de binlerce kağıdın çöpe gitmesi . Bu kağıtların maddi olarak ülkemize verdiği zararı bir top kağıdın 17-20 Tl arasında fiyatlar ile satıldığını düşünürsek hesaplamamız hiç de zor olmaz . Ben bu soruna şöyle bir icat yaparak çözüm bulabileceği düşündüm . Koridorlara büyük konteynırlar koyup bu konteynırların altına da büyük borular takarak zemin kata indirmeyi ve atılan tüm kağıtların okulun alt katında toplanmasını sağlayabilirim . Bu sayede kağıtlar ekonomiye kazandırılır ve birçok ağaç da kesilmekten kurtarılabilir . Unutmayın çevremizde ya da okulumuzda onlarca sorunla karşı karşıyayız . Bu sorunları çözebilmek için hepimize büyük görevler düşüyor . Bu ülke hepimizin ve hepimizin geleceği için herkesin elini taşın altına koyması lazım . Etrafımızdaki olaylara farklı bir gözle bakmayı başarabilirsek eminim ki birçok icat yapabiliriz . Siz de çevrenizde ya da okulunuzda gördüğünüz sorunlar ile ilgili bir icat düşünüyorsanız yorumlar kısmına yazarak bizimle paylaşabilirsiniz . çevremizde gördüğümüz bir sosyal problemi belirleyelim problemin çözümünü ve uygulama sürecini yazalım problem grup üyeleri sorunun tanımı soru çözmek için ürettiğimiz yardım aldığımız kişiler çözüm süreci sonuç. ​ banabaksapsal Cevapen iyi sec plsAçıklamaçevremiz Maalesef çok kirlenmektedir O yüzden bence çevremizi temizlemeliyiz bunun için Yerlere çöp atmamalıyız çevreyi kirletmemeliyiz ve geri dönüşüm kullanmalıyız arkadaşlarımızla birlik olup ailemize geri dönüşüm kazandırma huyunu aşılsyabiliriz muhammedemir4345 Çevremiz bizim için çok önemli sonuçta oksijeni ağaçlardan huzuru yeşillerden alırız güzel doğalımızı kirletmek için yerlere çöp atmamalıyız Kİ günümüzde böyle kötü insanlar çok var böyle insanları önlemek için onları uyarlamalıyız ve taibkşde devletimiz her yere panalar asıyor son sözüm ise ?Doğa olmadan ağar olmadan hayat olmaz More Questions From This User See All

çevremizde gördüğümüz sorunlar ve çözümleri